İskenderun gezi rehberi: İskenderun gezilecek yerler


Aile
6/12/2019
İskenderun, Türkiye’nin çok kültürlü önemli şehirlerinden Hatay’a bağlı çok büyük bir ilçe. Kendi adıyla anılan körfezin kıyısında yer alan İskenderun; Nur Dağlarına sırt vermiş konumu, Akdeniz iklimi ve kültürel dokusuyla özel bir turizm şehri, aynı zamanda işlek bir ticaret limanı.

İskenderun, M.Ö. 333 yılında ünlü Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından Asya seferi sırasında "Alexandreia" adıyla kurulmuş. İskenderun'un kurulduğu yerde, daha önceleri Myriandrus adlı bir Fenike şehri varmış.

Zaman içinde Romalıların, Sasanilerin, Arapların, Bizanslıların, Selçukluların, Haçlıların, Memlukların ve Osmanlıların hakimiyetine giren İskenderun'a, 1. Dünya Savaşı'nda İngilizler ve Fransızlar egemen oldu. Ardından 1938'e kadar Fransız himayesine giren İskenderun, 1939'da resmen Türkiye'ye katıldı.

1974'de kurulan Türkiye'nin üçüncü demir - çelik fabrikası kentin büyümesini, sonrasındaki diğer sanayi yatırımları da canlılık kazanmasını sağladı. İskenderun Limanı da önemini her geçen gün artırarak, Türkiye'nin dördüncü büyük limanı olarak kentin gelişiminde etkin bir rol oynadı.

Tarihsel gelişimi boyunca çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan İskenderun, aynı zamanda bir kültür ve turizm kenti. Akdeniz iklimi, sahili, doğal plajları, yaylaları, tarihi mekanları ve Türklerin yanı sıra Arapların, Süryanilerin, Rumların, Musevilerin, Ermenilerin oluşturduğu çok kültürlü yapısıyla da her türlü ilgiyi hak ediyor.

iskenderun

GEZİLECEK YERLER

İskenderun'da gezilecek yerlerin başında denizi ve kumuyla gerçek bir turistik merkez olan Arsuz geliyor. Önemli tarihsel değerlere de sahip Arsuz. M.Ö. 300'lü yıllarda kurulduğu belirtilen antik şehirden günümüze nekropol, mozaikler ve bazı antik yapı kalıntıları ulaşmış.

Merkezde yer alan ve 1778 yılında yapılmış olan Mario Hana Kilisesi ile Arsuz'a 8 km uzaklığında olan ve Sütunlu Liman adını taşıyan Helenistik Dönem'e ait limanın kalıntıları da bölgedeki görülmeye değer diğer mekanlar. Bölge yakınlarında yer alan ve "Meryem Ana Havuzu" olarak isimlendirilen Seydi'de Meryem Ana'nın yıkandığına inanılıyor. Her yıl 14 ağustos tarihinde de Hıristiyanlar burada dini bir tören gerçekleştiriyorlar.

Bir başka kıyı kentçiği olan Payas (Yakacık) ise antik dönemde Baias adıyla kurulmuş. 1574 yılında Mimar Sinan'ın yaptığı Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi; Haçlılar döneminden kalan, 7 burçlu ve 8 kuleli Payas Kalesi; külliye ile deniz kıyısı arasındaki en yüksek tepede yer alan ve yine Haçlılardan kaldığı tahmin edilen Cin Kulesi kentin dikkat çekici unsurları arasında yer alıyor.

M.Ö. 310'da kurulan Samandağ (Selefkos), antik çağlarda önemli bir liman kentiydi. Samandağ'ın en yüksek tepesinde M.S. 5. Yüzyıl'da kurulan St. Simon Manastırı ise günümüzde Hıristiyanlık dünyasının her kesiminden ziyaretçi çekiyor.

Gülcihan ise kumsalları ve kumuyla çok ünlü bir turizm merkezi. M.Ö. 44 yılında burada hastalanan Mısır Kraliçesi Kleopatra için Romalı Kumandan Antonius'un Mısır'dan kumlar getirttiği, Kleopatra'nın bu şekilde iyileştiği rivayeti söz konusu... Bölgede çadır turizmi de etkin.

İskenderunluların özellikle hafta sonlarında tercih ettikleri Soğukoluk Yaylası, Delibekirli Köyü, Negezlik, Alan, Atik ve Sarımazı Yaylaları da şehrin önemli gezi ve mesire alanları arasında bulunuyor.

iskenderun

iskenderun

VE LEZZET TURU...

İskenderun mutfağıyla da göz dolduruyor. Çiğ köfteden içli köfteye, oruktan Arap kebabına, künefeden cezeryeye, lokmadan müşebbek tatlısına, cevizli biberden humusa kadar şehrin muhteşem kültürünün sentezi olan pek çok leziz yemeğin tadına bakılabilir burada. Eve dönerken ise turunç reçeli, ceviz reçeli, nar ekşisi ve şalgam turşusu almayı ihmal etmemek lazım.

iskenderun